Ramazan, Ali’nin ta başından, daha ilk günlerinden bildiği bir şeyi, o olmadan bir hiç olduğunu; ancak Ali ile Ramazan olduklarında tam olduklarını, bir anlam kazandıklarını o bekleme günlerinde anlıyor. Kabul ediyor. Ali’yi bekledikçe boş duvarlara bakarak; Ali içinde büyüyor, büyüyor. Ali’nin gelmesine yakın o kadar ağlıyor ki uluya uluya yer yatağında, içinin yıkandığını hissediyor baştan aşağı. “Ulan Ali, sen dönmeden ağlaya zırlaya yıkadım içimi. Yeni doğmuş bebek gibiyim Mağara çocuğu. Ne biçim seviyomuşum ulan seni!” Devrim ve sınıf mücadelesi üstüne konuşurken açık açık gündelik hayattan söz etmeyenler, aşkın yıkıcı gücünü ve sınırları reddetmenin olumlu yanını anlamayanlar; o insanların ağzında bir ceset var. Raoul Vaneigem GİRİŞ 18 Aralık 1992’de Ali ile Ramazan’m hikâyeleri noktalanıyor. Gerçek hayatta. Üçüncü sayfada. Kısa hayatları kanlı fotoğraflarla, kırk-elli satırla geçiştirilen üçüncü sayfa çocukları Al i ile Ramazan. İŞKENCEYE UĞRADIĞI ACI GÜN: İlk kez bu başlıkla üçüncü sayfaya düşmüşler. Asker dönüşü; Devlet Baba onları yetimhane kapısının önüne koyunca sokağa düştüklerinde. Polis karakola çekip işkence yapmış. Ramazan’m omzunda polisin söndürdüğü sigaranın izini gösteren fotoğrafta, yakın plan suratı görünüyor. Ne kadar güzel olduğa, ne kadar yaralı ve üzgün olduğu. Sonlarını bildiren büyük gazete ÇARPIK GECE: 2 ÖLÜ başlığını uygun görmüş. İBNE GECE: 2 ÖLÜ demiş oluyor kibarca. Büyük gazetenin küçük dil oyunları. Hep aynı. CEVAP ARAYAN SORULAR: “Çarpık GeceYım alt başlığı. Bir kutunun içine birkaç soru yerleştirilmiş. Sonra, o başlık var. KABLO KOPTU: ÖLDÜ. Avcılarda kopuyor kablo. Altıncı kattaki bir balkonun demirlerine bağladığı kabloya tutunarak aşağı inmeye çalışan biri, betona çakılıp ölüyor.
İnceleme bulunamadı!
Bu ürün için yorum bulunamadı. İlk yorumu siz yapın!