Bu romanda hemen her isim birer sembol olarak kullanılmıştır. Bu isimlerin anlamlarıyla ilgili olarak da pek çok söz oyunu yapılmaktadır. Bunları, romandaki kişilerin adları oldukları için Türkçeye çevirmedik. Ancak burada Türkçe karşılıklarını göstermeyi gerekli görüyoruz. Böylece metni dipnotlara boğmaktan sakınmış ve anılan söz oyunlarının çeviride de anlaşılmasına bir parça katkıda bulunmuş olacağımızı düşünüyoruz. Aşka en çok çaresizlerin mi ihtiyacı vardır? İki çaresiz, yalnız, eksik ve kırgın yürek aynı topraktan olmalarına rağmen yazgılarına yenik düşüp, farklı cephelerde yer alır. Baz devletin derinliklerinde, yalancı bir geçmişle beslenmiş bir komutan, Kevok, üniversiteyi bırakıp sevdiğinin ardı sıra dağları mekan tutan idealist bir genç kız. Ve bununla birlikte akıp giden, bir halkın makus talihi ve gelecek işaretleri. Yazgıları, onları en umulmadık zamanda buluşturup ölüme yolcu eder. Kevok, boynu bükük bir kuş, boynu bükük bir kız. Yorgun ve hasta. Sessizce önüne bakıyor. Gözleri çukura kaçmış, boynu bükülmüş, yüzü sararmış. Bir beliği omuzlarında aşağıya sarkmış. Uzun siyah belikleri, karanlık gecede akan iki yıldızın bıraktığı izler gibi. Kevok sessiz, sessiz hep, kara toprak gibi, parıldayan ay ve yıldızlar gibi, soğuk mezar gibi, mezar taşları gibi sessiz. Baz ve Kevok bir hafta önce ülkenin deniz tarafında yakalandılar, bir haftadır gözlerine uyku girmedi. Baz’ın başı ağrıyor, korkunç bir acı esir almış onu. Kafası tokmaklarla dövülmüş gibi sızlıyor acıdan.
İnceleme bulunamadı!
Bu ürün için yorum bulunamadı. İlk yorumu siz yapın!