Çağdaş kadın yazarların en büyüğü olarak kabul edilen Simone de Beauvoir, dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de sevilen, çok okunan bir yazar ve düşünürdür. Daha önce yayımladığımız “Kadın” (Le Deuxieme Sexe), “Kadınlığımın Hikayesi” (La Force de l’Age – La Force des Choses) ve ünlü romanı “Konuk Kız”ın (L’Invitee) kısa sürede büyük ilgi görmesi de bunu doğrulamaktadır. Şimdi de Beauvoir’ın en az öteki eserleri kadar seveceğiniz ve yayımlandığı her yerde büyük yankılar bırakmış olan bir başka büyük eserini sunuyoruz. “Bir Genç Kızın Anıları” (Les Memoires d’une Jeune Fille Rangee) genç kızlık çağının tüm sorunlarını en küçük ayrıntılarına kadar olanca çıplaklığı ile ele alan ve bir roman kadar rahat okunan bir eser. OCAK 1908 günü sabahın dördünde, Raspail bulvarına bakan, beyaz lake mobilyalarla donatılmış bir odada doğdum. Ertesi yaz çekilmiş aile fotoğraflarında, tatlı gülücüklerle bir bebeğe bakmakta olan uzun etekli, şapkaları deve kuşu tüyleriyle süslü hanımlarla, kimi hasır,kimi panama şapkalı beyler görülür: Annem, babam, dedem, teyzeler, amcalar, ortalarındaki bebek de ben. O resim çekildiğinde babam otuzundaydı, annem yirmi bir yaşını sürüyordu ve ben, ilk çocuklarıydım. Albümün sayfasını çeviriyorum; bir başka resim: Annemin kucağında benden başka bir bebek. Ben ise, iki buçuk yaşındayım, başımda berem, üstümde pilili bir eteklik; kız kardeşim de yeni doğmuş. Bugün bakıyorum da, bayağı kıskanmışım kardeşimi; ama pek de uzun boylu değil. Anımsayabildiğim kadarıyla, abla olmaktan, evin ilk göz ağrısı olmaktan hep böbürlenmişimdir. Kırmızı şapkalı kız kılığına bürününce, elime de çörek dolu bir sepet aldım mı, beşiğe mahkûm bir bebekten çok daha ilgi çekici bulurdum kendimi. O,bana getirilmiş bir küçük kardeşti; oysa ben, o yapma bebek kılıklı yaratığa getirilmiş bir şey değildim. Bu ürkütücü yer, kara armut ağacından mobilyalarla döşeliydi. Yazı masasının altındaki boşluğa süzülür, bu tozlu,kasvetli köşede büzülüp otururdum. Karanlık ve sıcak bir yerdi. Halının kırmızısı gözlerimi okşardı. Çocukluğumun ilk dönemlerini işte böyle geçirdim. Tüm tehlikelerden uzak, köşeme gizlenmiş; her şeye merakla bakarak, her şeyi merakla elleyerek dünyayı öğreniyordum.
İncələmə tapılmadı!
Bu məhsul üçün şərh tapılmadı. İlk şərhi yazın!