“Heeey! Çekilin önümden.” Bacaksız Bahri ve ailesi Kastamonu Cide’den İstanbul’a, Fesleğen Sokağı’na taşınalı birkaç ay olmuştur. Bacaksız’ın bu yeni mahallede çok fazla arkadaşı yoktur ama parlak bir fikri vardır: Yalnızca büyüklerin yapabileceği bir iş olan kamyon sürücülüğünü deneyip mahallenin çocuklarına kendini göstermek. Rıfat Ilgaz’ın Bacaksız’ın başından geçenleri anlattığı Bacaksız Sigara Kaçakçısı, Bacaksız Okulda, Bacaksız Paralı Atlet ve Bacaksız Tatil Köyünde adlı diğer kitapları da büyük keyifle okuyacaksınız. Bacaksız’ın babası sürücüydü, kamyon sürücüsü… Bacaksız da onun yardımcısı… Tekirdağ’dan çekiyorlardı kaç gündür bu karpuzları … Bu sondu artık. Yol sapağında babası frene basmış, «Atla» demişti ona. Kendisi de inmişti öbür kapıdan. Kamyonunda taşıdığı karpuzların en irilerinden birine uzanmış, kulağına getirip sıkmıştı. Onu beğenmeyince bir başkasını seçmişti. Eliyle birkaç kez şap şap vurduktan sonra, çıkardığı sesi beğenmişti: «Al bunu» demişti, «Eve götür Sakın düşürme haaa..» Sonra sağını solunu kollayıp «Kimseye gösterme» diye de eklemişti. Ne tuhaf adamdı babası. Hiç koskocaman karpuzu başkalarına göstermeden eve götürebilir miydi? Onun neden böyle söylediğini bilmiyor değildi, Bacaksız. Bu karpuz manava giden karpuzların arasından seçilmişti. Bir tek kuruş verilmeden en irisi, en güzeli, en olgunu onların olmuştu. Bu kadar karpuzu taşıyan şoförün, içlerinden bir tanesini seçip alma hakkı yok muydu? Belki de göz payı, taşıma payı, elleme payıydı bu!.. Ne olursa olsun koskocaman karpuz onlarındı işte! Daha olmazsa çıkarır, kuruş kuruş parasını da sayardı babası.
İnceleme bulunamadı!
Bu ürün için yorum bulunamadı. İlk yorumu siz yapın!