Daha omletin ilk lokmasını ağzıma atarken cam büyük bir gürültüyle kırıldı ve karşı duvara yeni bir kurşun saplandı. Artık şüphe yoktu. Birisi beni ÖLDÜRMEK istiyordu… Hayır hayır ! Bu fikri aklımdan çıkarmaya çalıştım. Kabul etmek istemiyordum. Bununla birlikte yerimden ancak beş altı saniye sonra kalkabildim. Dışarsı zifiri karanlıktı.Ateşin yanındaki duvarın yakınına sığındım. İkinci kurşunu bekliyordum. Noel’den kısa bir süre sonra NewYork’ta karşılaşmıştım.Mühendis arkadaşım Dan Garth’le, Sherry’de yemek yiyorduk. Tam dışarı çıkarken Lollie’yi gördüm. Lokantadakilerin büyük bir kısmı yemeklerini bırakıp bu güzel kadına dönüvermişti.Bundan çok önceleri Lollie, Amerika’nın bir güzellik kraliçesi kadar ünlüydü. Her gün gazetelerde Lollie’nin kusursuz güzelliğini yansıtan resimlerine rastlanırdı. Bunlar, Lollie, Cumhurbaşkanının köpeğini severken yada ünlülerin katıldığı bir partide çevresindeki erkeklere hikâyeler anlatırken çekilmiş resimlerdi.Senatör Sanford’un kızı, herkesin gıptayla seyrettiği bir insandı. Sonra birden bire olaylar Lollie’yi geri plana attı… Babası öldü, tanınmamış bir avukatla evlendi ve savaş patlak verdi.Lollie’nin parasız, tanınmamış biri olan Wickford Fellows’la evlenmesi büyük bir hayretle karşılanmıştı. Wick’i tanıdığım için hiç hayret etmemiştim.Hangi kadın olursa olsun, Wick’yi görür görmez ona âşık oluverirdi. Son derece cana yakın bir insandı.Orta boyluydu; çok düzgün bir yüzü ve çekici bir görünüşü vardı, elini attığı her şeyi çok iyi yapardı.Harvard Üniversitesi’nden yirmi yaşında mezun olmuş; sonra hukuk öğrenimine başlamıştı. Tam bu sırada annesinin ağır hastalandığına dair bir haber almış ve Avrupa’ya gitmişti. Birkaç yılım Avrupa’da geçirdikten sonra,küçük bir kasabaya çekilmiş, burada bir avukatlar grubuyla birlikte çalışmaya başlamıştı. Lollie’yle evlendiği zaman otuzyedi yaşına geliyordu. Lollie de,birbirinden parlak evlilik tekliflerini arka arkaya çevirmiş ve sanki yıllarca Wick’i beklemişti. Evlendikleri andan itibaren rahat yüzü görmediler. Savaş başladı, ardından da birbirimizi kaybettik.Sherry’de, yıllarca ayrılıktan sonra ilk defa karşılaşıyorduk. Lollie eskisi gibi pırıl pırıldı. Üzerinde mücevher, yüzünde makyaj yoktu ama, yine de pırıl pırıl parlıyordu. Bir bakışta dünyanın en mutlu insanı olduğunu anlamak çok kolaydı.
İnceleme bulunamadı!
Bu ürün için yorum bulunamadı. İlk yorumu siz yapın!