EN GÜZEL HEDİYEM (CROWN’S SPİES SERİSİ 3) – JULİE GARWOOD

6
(1)
41 2290
Ücretsiz
-
Aileler arasındaki anlaşmayla küçük yaşta evlendirilen Sara Winchester büyümüş genç bir kadın olmuştur; tek beklediği şey kocası St. James Markisi’nin günün birinde ortaya çıkarak en sonunda onun kalbini çalmasıdır. Sara evli olduğu kişinin korsan Pagan olduğundan da haberi yoktur. Karşısına dikilen son derece kibirli genç adam, Sara’nın kalbini, bedenini ve ruhunu gerçekten en vahşi hazlarla besleyecek, ona aşkların en büyüğünü yaşatabilecek midir? Kadınlara kendini açmayı her zaman reddetmiş genç bir erkekle, yıllar boyu beklediği aşkına kavuşma hasretiyle yanan genç bir kadının yürekleri ısıtan hikâyesi…
GİRİŞ
Kral George tören için onun kalesini seçtiği için Baron Oliver Lavvrence her türlü tedbiri almıştı elbette. İngiltere Kralı teşrif edene kadar ev sahipliği ondaydı, üç gün boyunca kırbaçlanmakla eşdeğer bir neşeyle karşıladığı bir görevdi bu; ama emir bizzat kraldan gelmişti, o da her zaman sadık ve itaatkâr bir Lawrence olarak derhal boyun eğmişti. Hem Winchester ailesi hem de St. James asileri, onun bu seçimine şiddetle karşı çıkmışlardı. Çıkardıkları gürültü hava cıvaydı ve kral kendi bildiğini okumakta kararlıydı. Baron Lawren-ce bu kararın arkasındaki nedeni anlıyordu. Hem damadın hem de gelinin ailesiyle selanılaşıp konuşan İngiltere’deki tek adam maalesef oydu. Daha fazla bu gerçekle övünebilecek durumda olmayacaktı. Bu tatlı dünyadaki yerinin kalp atışlarıyla ölçülü olduğuna inanıyordu. Sırf tören tarafsız bir bölgede olduğu içııı kral bu topluluğun terbiyeli davranacağına gerçekten inanıyordu. Lawrcncc bundan daha akıllıydı. ifratındaki adatnlar cinayet işleyebilecek bir ruh halindeydiler. Yanlış bir tonda söylenecek tek bir söz, en ufak bir tehdit barındıran tek bir hareket, kan banyosunu tutuşturacak kıvılcım etkisini kolaylıkla yaratabilirdi. Birbirlerinin üzerine atlamak için nasıl da yanıp tutuştuklarını Tanrı bilirdi. Yüzlerindeki ifade de bunu gösteriyordu. Tören için beyazlar giymiş olan piskopos, yüksek arkalıklı bir koltukta, bu kan davalı iki ailenin arasında oturuyordu. Ne Winchester’larm ele geçirdiği sol tarafa ne de St. James savaşçılarının konuşlandığı sağa bakıyordu, gözlerini doğrudan karşıya dikmişti. Papaz, zaman geçirmek için parmak uçlarım koltuğun ahşap koluna vuruyordu. Epey büyük bir porsiyon ekşi balık yemiş gibi görünüyordu. Çok tiz bir sesle iç çekip duruyordu, ses dikkat çekici şekilde, huysuz ve yaşlı bir atın kişnemesine benziyordu. Ardından o lanet sessizliğin büyük salonu tekrar kuşatmasına izin veriyordu.