GÖKTEN ÜÇ AŞK DÜŞTÜ ELİF EBRU WİBREW

0
(0)
19 1110
Free
-

Manhattan Adası tam üç aşk sunmuştu Selin’e. Hepsinin ardından da üç kırgınlık… O yüzden yeni bir aşka hazır olamıyordu genç kadın. Dönüp dolaşıp eskilere takılıyordu aklı. Neden gittiklerine değil, giderken söyledikleri ya da söylemediklerine ve kendisinin soramadıklarına. Otuzuncu yaşını kutladığı gün, aldığı ani kararla, hayatını değiştirmeye karar verdi. Geçmişe dönemese de, geçmişteki sevgililerine dönmeye, zamanında alamadığı cevapları artık istemek üzere Japonya, Sri Lanka ve Gökçeada’ya doğru yola çıktı. Bu seyahatler onu bu eski yüzlere götürürken, geçmişin gizli düğümlerini de sürprizlerle ortaya çıkaracaktı. Beni Yeniden Görmeye Cesaretin Varmi…… Bunu bilmeme rağmen, yanılmanı istedim hep. Sınırlarımı zorladım. Görünen cevapları değil, kafamda ürettiğim senaryoların barındırdığı cevapları duymak istedim hayatıma soktuğum kişilerden. Yaşadıklarımı unutamam. Kişileri de öyle. Ama kendimle ve onlarla barışırsam, daha fazla düşünmem geçmişi ve belki de yaralarımı kapatabilirim. Aynı şehirde değilken sen şimdi, gitmem daha iyi. Kendimle barışmak için, birkaç hafta geçmişimde dolanıp duruyor olacağım. Ama döndüğümde, sonuç ne olursa olsun, ben yenileşmiş olarak günüme başlayacağım. Haklısın sen. Hep haklıydın. Yıllardır mektuplarımı cevaplamayan Deepal’e ise yazmadım. Yapabilirsem, direkt kaleyi kuşatacağım. Kerim’e gelince, onunla konuşmam çok da şart değil. Yine de uzaktan bakacağım. Fırsatım olursa yakından, olmazsa uzaktan barışacağım onunla da. Yüzümü nereye dönsem seni gördüm. Gördüm ve mutlu oldum. Acımı sana akıttım. Senin de dediğin buydu. Geçmiştekiler yaşandığıyla kalır, güzel kısımları ara sıra hatırlanır, acı taraflar ise, barışın getirdiği huzurla, acı vermeyi keser. Kenshin’e, neredeyse oraya geleceğimi yazdım. Japonya ya da Endonezya fark etmez. ‘Ben gelirim Japonya’ya’ dedi. Fukuoka’da, kendi şehrinde buluşacağız. Yudum yudum içtin çektiklerimi veya çekiyor sandıklarımı. Buna nasıl katlandın? Başkaları için acı çekmeme nasıl bakabildin? Onlarla ilgili anılarıma nasıl gülümseyerek eşlik ettin? ‘Bak, kaldır başını da şu güzelliklere bak. Hayat var. Sende, bende, şehirde hayat var. Gör bunu Selin!’ Gördüm. Son ilişkim de sona erdiğinde, yaprak gibi savunmasız titrerken ben, kendime getirmek için beni, yanımda sen vardın. Kısacık öğlen aralarında, beni balıkçı teknelerinin güvertesine itercesine attığın günler de, önümde uzanıp giden boğaza sertçe çevirip başımı, haykırdığın zamanlar da hep aklımda. Sende de, bende de, şehirde de hayat var gerçekten? İçinde hayat olan “ sen ve ben”in, içeriğinde ‘biz’ olacak kadar aşk var mı acaba? Bende var. Sende kaldı mı? Bu aşkta hayat var mı?

No reviews found!

No comments found for this product. Be the first to comment!