Soluduğumuz hava, içtiğimiz su kadar alışmışızdır kullandığımız kelimelere. Konuşuruz, ama bilinçli veya bilinçsiz olarak seçtiğimiz kelimelerin kimliğimizi sergilediğini fark etmeyiz. Dil, yani konuştuklarımız, düşünüş tarzımızı hem yansıtır, ama hem de onu şekillendirir. Neredeyse büyülü bir ilişki vardır. Kelimelerle aramızda.Elinizde tuttuğunuz kitap, işte bu ilişkiyi biraz olsun aydınlatmaya çalışıyor. Bilhassa, kelime ile eşya arasındaki ilişkiyi, dünyayı algılayışımızın dilimize nasıl yansıdığını, tasvir eder gibi gözüktüğümüz yerde totolojilere ve hüküm ifadelerine nasıl düştüğümüzü gözler önüne seriyor. Toplumumuzun dil alışkanlıkları konusunda bir nesil öncesine göre daha hassas ve dikkatli olduğumuzu söylemek zor. Açık ki, bazı şeyler değişti ve iyiye doğru değişti, inanıyorum ki, dilimizin büyük kısmındaki kasıtsız cinsiyetçi tarafgirlik önemli ölçüde azaldı, ve sonuçta hepimiz kullandığımız kelimeler için daha bir dikkatli davranıyoruz. Dil alışkanlıklarımızın sağladığı tüm göstergeler böyle birleşmeye işaret etmiyor. Meselâ, tahrip teknolojisindeki inanılmaz ilerlemelere rağmen ve bu ölümcül tehdidin Ģururuna daha çok varmamıza rağmen, yirmi-otuz yılda nükleer silâhların anlamı fazla değişmiş görünmüyor. Gariptir, bu en yıkıcı insan müdahaleleri insanlığa yalnızca semboller olarak “fayda” verebiliyor.Bazı “tabu” konulara ilişkin sosyal tavırlar ve dil, son yirmi yıl içinde çarpıcı biçimde değişti ve birinin ötekisini nasıl etkilediğini söylemek yine kolay değil. Bu baskıda, tabu konular ve hüsnü tabirleri bahsini ele aldık. Üç temel tabulu sahanın kısa bir değerlendirmesi var:
İnceleme bulunamadı!
Bu ürün için yorum bulunamadı. İlk yorumu siz yapın!