Amerikan edebiyatının unutulmaz yazarı F. Scott Fitzgerald, öyküleriyle yaşadığı dönemin gençliği üzerinde çok büyük bir etki yaratmıştı. Bu sıra dışı, uyumsuz yazar hem gelişmekte olan kapitalizmin çıkmazlarını görmüş hem de bunun birey üzerinde yaratacağı olumsuz etkiye, umutsuzluğa dikkat çekmişti. Fitzgeraldın en bilinen öykülerinden biri de Kıyıdan Uzakta. Bu öykünün kahramanı olan genç kız, Ardita, romantik bir korsan tarafından kaçırılır. Öykü hayal kırıklığıyla bitse de Ardita kendisini az da olsa anlayabilen bu korsanı kucaklar. Kıyıdan Uzak tanın tüm okurlarımızın içindeki yaşam sevincini uyandıracağına inanıyoruz. Bu sonu belli olmayan hikaye, mavi bir rüya denizin üzerinde başladı; maviliğine benzer bir gökyüzüyle örtülü, mavi ipek çoraplar gibi renkli bir denizdi bu. Güneş, gök yüzünün batısından, küçük altın halkalar fırlatıyordu denize – dikkatle baktığınızda, bu halkaların dalgaların ucundan sıçrayarak, uçsuz bucaksız bir kuşağa katıldığını görebilirdiniz; yarım millik bir alandan toplanmış olan altın sikkeler meydana getirmişti bu kuşağı, o da, sonunda, göz kamaştırıcı bir gün batımı meydana getirecekti. Floride sahili ile altın kuşağın arasında bir yerde buharlı bir tekne demirlemişti, beyaz renkli, yeni ve zarif bir tekneydi; kıç tarafındaki mavi-beyaz güneşliğin altında, sarı saçlı bir kız, hasır bir kanepeye uzanmış, Anatale France’ın “Meleklerin İsyanı” adlı romanını okuyordu. Kız on dokuz yaşındaydı, hatları narin ve güzeldi, çekici muzip bir ağzı, merakla ışıldayan zeki kurşuni gözleri vardı.
İnceleme bulunamadı!
Bu ürün için yorum bulunamadı. İlk yorumu siz yapın!