Tek bir seçim fedakarlık gerektirir.
Tek bir fedakarlık kayıp getirir.
Tek bir kayıp sorumluluk haline gelir.
Tek bir sorumluluk savaş demektir.
Tek bir seçim seni yok edebilir.
Her seçimin bir sonucu vardır. Tris sevdiklerini -ve kendini- kurtarmak zorunda. Üzüntü, fedakarlık, kimlik, bağlılık, kurallar ve aşkla ilgili sorunlarla boğuşurken bu hiç de kolay olmayacak. Üstelik savaş başlıyor ve herkes tarafını seçmek durumunda. Ancak geri dönüşü olmayan bir yola giriyorsan, zafer getireceğini umduğun seçim, tüm hayatını altüst edebilir.
GİRİŞ
Gözlerimi açmadan önce, onun kaldırıma yığlışını tekrar seyrediyorum. Ölüyor. Ben öldürüyorum. Tobias önümde diz çöküyor, elini sol omzuma koyuyor. Tren vagonları demir raylar üzerinde takırdarken Marcus, Peter ve Caleb eş ikte duruyor. Derin bir nefes çekip çektiğim nefesi içimde tutuyorum ve göğ sümde biriken basıncın en azından bir kısmını bu nefesin rahatlatacağını umuyorum. Bir saat önce yaşananların hiçbiri bana gerçek gelmiyor. Nefesimi salıyorum ama basınç hala orada. “Tris hadi,” diyor Tobias, gözleriyle yüzümü incelerken. “Artık atlamamız lazım.” Nerede olduğumuzu göremeyeceğimiz kadar karanlık bir yerdeyiz ama inmeye karar verdi ğimize göre muhtemelen çitlere yakın bir noktadayız. Tobias ayağa kalkmama yardım ediyor ve bana kapıya kadar eşlik ediyor. Diğerleri teker teker vagondan atlıyor: Önce Peter, sonra Marcus, ardından Caleb. Tobias’ın elini tutuyorum. Vagonun açık kapısında dururken rüzgar hızlanarak bir el gibi beni geriye, güvenli mesafeye itiyor. Kendimizi karanlığa atıyoruz ve sertçe yere konuyoruz. Yere çarpma anı omzumdaki kurşun yarasını acıtıyor. Çığlık atmamak için dudağımı ısırıyorum ve ağabeyime bakınıyorum. “ iyi misin?” diye soruyorum, onu birkaç metre ötede otların arasında otururken gördüğ ümde. Dizini ovuşturuyor.
İnceleme bulunamadı!
Bu ürün için yorum bulunamadı. İlk yorumu siz yapın!