Orhan Veli’nin ölümünden sonra Bütün Şiirleri adlı kitabına eklenen ölçülü uyaklı ilk şiirlerinin başarısı yadsınamaz. Onun için de, birdenbire o yoldan ayrılıp neden Garip’e yöneldiği düşündürücüdür. On yıl gibi kısa bir sürede bütün genç şairleri girdiği yeni yola çekebildiğine bakılırsa, bir gereksinimi herkesten önce sezdiği söylenebilir. Biraz dirense ustaları arasında anılmaya başlayacağı bir şiiri bırakıp yeni bir şiir aranışı içine girmek bir özveridir, sonu bilinmeyen bir serüvene atılmaktır. Üstelik de “şairane”sözcüğüyle belirlediği “şiirsel yozlaşma”dan kurtulmaya çalışırken, şiirin vazgeçilmez bazı niteliklerinden uzağa düşmeyi de göze alarak… Her şeyi atmak, yapıyı temelinden değiştirmekti amacı… Özlediği, “eski edebiyatların aletleriyle” halkın gereksinimlerinin savunmasını yapmak değil, halkın beğenisini aramak, bulmak, sanata egemen kılmaktı… Orhan Veli yenilik, değişiklik, genişleme adına girdiği yeni yolun açmazlarını da çok çabuk sezdi. 1940’ta Garip adlı kitabıyla dinamitlediği şiirimize, 1950’de bir beyin kanaması sonucu ölürken unutulmaz güzellikte şiirler eklemiş olduğu görüldü. Kısacık yaşamı boyunca yazdıklarıyla Türkiye’nin en geniş sevgi çemberine ulaşan şairi oldu.
Handan, hamamdan geçtik,
Gün ışığında hissemize razıydık;
Saadetinden geçtik,
Ümidine razıydık;
Hiçbirini bulamadık;
Kendimize hüzünler icadettik,
Avunamadık ;
Yoksa biz…
Bu dünyadan değil miydik?
Ey hâtırası içimde yemin kadar büyük,
Ey bahçesinin hoş günlere açık kapısı
Hâlâ rüyalarıma giren ilk göz ağrısı,
Çocuk alınlarda duyulan sıcak öpücük.
İnceleme bulunamadı!
Bu ürün için yorum bulunamadı. İlk yorumu siz yapın!