YABAN ÖRDEĞİ HENRİK IBSEN

0
(0)
5 873
Ücretsiz
-

Yazarın Babası Knud Ibsen üç bin nüfuslu bu küçük kıyı kentinin önde gelen iş adamları arasındaydı, içinde her şey satılan büyük bir mağazası, ayrıca bir içki yapımevi vardı. Henrik Ibsen, (20 Mart 1828, Skien, Norveç – 23 Mayıs 1906, Christiania (Oslo), Norveç) Norveçli oyun yazarı ve şair, eleştirel rasyonalizm edebiyat anlayışının tiyatrodaki öncüsü, çağdaş tiyatronun kurucularındandır. Dönemin en ünlü yazarı Björnstjerne Björnson’dan mali destek görerek 1864’te İtalya’ya gider ve zaman zaman Norveç’e dönsede uzun süre yurt dışında kalır. Batı tiyatrosu üstünde derin etkiler bırakan ve dram sanatının en büyük ustalarından sayılan Ibsen, kendi konumunu şu sözlerle yansıtır: 19. yüzyılın diğer büyük oyun yazarları gibi romantik, bireyci ve anarşist bir dünya görüşünün etkisinde yapıtlar vermiş olan Ibsen, yazdığı eleştirel gerçekçi oyunlarda toplum bireylerinin yanılsamalarını, nevrotik ve ruhsal çalkantılarını açığa sermiş; bireyin boşa çıkan yaşam uğraşını, toplumun dış yüzü ile iç yüzü arasındaki karşıtlığın yol açtığı çelişkilerin üstesinden gelemeyişini irdelemiştir. ilk okulu Skien’de okudu, bunun için dört kilometrelik yolu her gün yürüyerek gidip gelmek zorundaydı, amacı tıp öğrenimi yapmak, hekim olmaktı. 1841’de onu din adamlarının yönetimindeki bir okula verdiler. Henrik en çok din dersiyle antik çağ tarihinden hoşlanmıştı, Tevrat ile İncil’den oluşan kutsal kitabı severek okuyordu. 1825 yılında Skien’in en zenginlerinden Altenburg ailesinin kızı Marichen ile evlenmişti. Knud ile Marichen’in ilk çocuğu Johann Altenburg, Henrik’in doğumundan üç hafta sonra öldü. Henrik’in ardından dört çocukları daha oldu: Johann Andreas 1830, Hedwig Kathrine 1832, Nicolai Alexander 1834 ve Ole Paus 1835. Henrik’in çocukluk yıllarındaki mutluluğu uzun sürmedi. işleri ters dönen Knud Ibsen bütün malını mülkünü satmak zorunda kaldı, kısa sürede her şeyini yitirdi, aile yoksulluğa düştü. Skien’in dört kilometre kuzeyine düşen Venstup’daki çiftlik evine taşındılar, burada yoksulluk içinde sekiz yıl geçireceklerdi. Kasım başında birlikte Roma’ya döndüler. Yaban Ördeği 13 Kasım 1884’de yayınlandı ve kısa zamanda tükendi. Ibsen’in en ilginç toplumsal oyunlarından Yaban Ördeği’nde, gerçeklikle düş arasındaki çizgi fotoğrafla rötuş arasında olduğu gibidir. Sıradan insanın, yaşamak için gereksindiği yalanı, düşü, elinden alır; onu gerçeklik, fotoğraf ile karşı karşıya bırakırsanız, yıkarsınız. Ancak bu çizgiyi kavramak, Hedwig için olduğu gibi, insanın yaşamına mal olabilir. Yer yer groteske, absürde varan trajik bir ironiyle dokunmuş bu yapıt, trajikomedinin parlak örneklerinden biridir. 1885 yazı başında on yıl aradan sonra Ibsen Suzannah ve Sigurd ile birlikte yine Norveç’e geldi, yaklaşık dört ay kaldı. 1843 yılında aile yeniden Skien’e taşındı. Aynı yılın aralık ayında Henrik Grimstad’a gitti, orada bir eczacının yanında çıraklığa başladı. Bu işi ona babasının bir arkadaşı bulmuştu. Grimstad sekiz yüz nüfuslu küçük bir kıyı kasabasıydı. Ibsen Skien’e 1850 yılında yeniden geldi, sonra bir daha uğramadı, artık ailesiyle tüm ilişkisini hemen hemen koparmıştı. Ibsen’in çalıştığı eczane Jens Arup Reimann adında bir adamındı. Tatil dönüşü bir kez daha Münih’e yerleşti, 1885 ile 1891 yılları arasında Münih’te yaşadı. 23 Kasım 1886’da yayınlanan “sonuna değin görülmemiş bir düş” olarak tanımladığı Rosmersholm’da, daha önceki oyunlarında birbirinden ayrı ele aldığı iki dünyayı, siyasal dünya ile (Gençliğin Birliği, Toplumun Direkleri, Bir Halk Düşmanı) aile yaşamının özel dünyasını (Bir Bebek Evi, Hortlaklar, Yaban Ördeği) bir araya getirir. Rosmersholm; düşünceler kutuplaştığı, güçlü dostlar demokratlardan ya da reformculardan yana ya da onlara karşı kesin bir tavır almaya zorladığı bir sırada, hele belli bir ünü de varsa; kuşkucu, tanrıtanımaz, siyaset dışı idealist birinin kendini nasıl savunacağı sorusundan yola çıkar. Rosmerholm öte yandan da ruhsal bir dramdır; suçluluk duygusunun yükünü üstünden atamayan Rosmer, Rebekka’yla birlikte yaşamına son verecektir. 1891 yazında Norveç’e gezmeye gelen Ibsen, bir daha yurdundan ayrılmadı, Kristiania’da takıldı kaldı. 1892-1899 arası yıllara raslayan simgeci döneminde dört oyun yazdı: Yapı Ustası Solness (Bygmester Solness), Küçük Eyolf (Lille Eyolf), John Gabriel Borkman, Biz Ölüler Uyanınca Yapı Ustası Solness yirmi dokuz yıl sonra Ibsen’in yurdunda yazdığı ilk oyundur. Yapı ustası Solness ustalığının doruğunda gücünü yitirdiğini görmüş, yirmi iki yaşındaki Hilde Wangel’le karşılaşınca onun kendisine yeni bir güç kazandırdığını sanmıştır. Yaşam boyu dizginleyemediği kendini gerçekleştirme tutkusu Hilde’nin kışkırtmalarına kapılmasına yol açacak, yaptığı evin kulesine çıkacak ve aşağı düşecektir. Ekseni, estetik eğilimle etik yükümlülük arasındaki çatışmaya oturan bu oyun 12 Aralık 1892’de yayınlanmıştır. Rosmersholm’un ardından 28 Kasım 1888’de yayınlanan Denizden Gelen Kadın’da (Fruen fra havet) Ibsen simgeyle gerçeği bağdaştırmayı denedi. Bunu 16 Aralık 1890’da Hedda Gabler’in yayınlanması izledi. Bu oyunda kentsoylu dünyasıyla, insanın içindeki bireyliğini gerçekleştirmek isteği arasındaki gerilim Hedda Gabler’in bunalımında gösterilir. Hedda Gabler, Ibsen’in 1877-1890 yıllarını kapsayan gerçekçi döneminin son oyunudur. Rubek eski günlerde kendisine modellik yapan Irene’ye yaşamını, özyapısını, sanatını anlatmayı, açıklamayı dener. Geçmişle bu hesaplaşması sırasında Irene ona doğruyu söyleyecektir. Norveç’e döndükten sonra oldukça sakin bir yaşam süren Ibsen 1900 yılı martı ortalarında sağ yanını etkileyen hafif bir inme geçirdi. 1903 yılında geçirdiği ikinci inmeden sonra kendini pek toparlayamadı ve 23 Mayıs 1906’da yetmiş sekiz yaşında öldü. Yapı Ustası Solness’i, 1894 kasımı sonuna doğru basılan Küçük Eyolf izler. 12 Aralık 1897’de yayınlanan John Gabriel Borkmann’da kahraman bir sanatçı değil, başarısızlığa uğramış, güveni kötüye kullanmaktan hüküm giymiş bir yatırımcıdır. Ibsen son oyunu Biz Ölüler Uyanınca’yı “dramatik bir epilog” olarak tanımlar. 18 Aralık 1899’da yayınlanan bu oyununda Ibsen bir sanatçının yaşamını anlatır. Dünyaca ünlü yontucu, Profesör Rubek uzun yıllar yurtdışında kaldıktan sonra Norveç’e dönmüştür. Kazandığı başarıya, üne karşın mutsuzdur. Oyunun akışı içinde hem kendi, hem başkalarının mutluluğunu yanlışlarından ötürü yok yere harcadığını anlayacaktır.

İnceleme bulunamadı!

Bu ürün için yorum bulunamadı. İlk yorumu siz yapın!