... Bir zamanlar Babil'de dünyanın en zengin adamı yaşardı; adı Arkad. Zenginliğinin ünü bütün dünyaya yayılmıştı. Aynı zamanda eli açıklığıyla da ünlüydü. Yardımlarında cömertti. Ailesine karşı cömertti. Kendi harcamalarında cömertti. Gene de serveti her geçen yıl harcadığından daha hızlı bir biçimde artardı. ..."Bugün," dedi Kobbi, "eski arkadaşımız Arkad'la karşılaştım, altın kaplama arabasında gidiyordu. Onun gibilerden beklenen bir davranışla beni görmezden gelip geçmedi. Tam tersi herkesin görebileceği biçimde el salladı, bana, çalgıcı Kobbi'ye gülümsedi." "Babil'in en zengin adamı olduğunu söylerler," dedi Bansir dalgın dalgın. "Öyle zengin ki kralın hazinesi dara girdiğinde ondan borç altın aldığını işittim," diye karşılık verdi Kobbi. ... Günün birinde gençlik günlerinden arkadaşları Kobbi ve Bansir çıkıp geldiler ve "Sen Arkad," dediler, "hepimizden daha şanslı oldun. Biz ayakta kalabilmek için didinip dururken sen Babil'in en zengin adamı haline geldin. En güzel giysileri giyip en nadide yiyecekleri yiyebiliyorsun, oysa biz, ailelerimizi eli yüzü düzgün giysilerle giydirebilir, karınlarını doyurabilirsek ne mutlu bize. "Ama bir zamanlar eşittik. Aynı hocadan ders aldık. Aynı oyunlarda oynadık. Ne derslerde ne oyunlarda bizden üstün değildin. "Gördüğümüz kadarıyla ne bizden daha sadakatla ne de daha çok çalıştın. Öyleyse neden kahpe kader dünyadaki tüm iyi şeylerin tadını çıkartmak için seni seçerken senin kadar hak eden bizleri görmezden geldi?" Bunun üzerine Arkad onlara uzun bir söylev çekti : "Gençlik günlerimizden bu yana çıplak bir varoluşun ötesinde bir şey elde edemediyseniz bu ya insan olma yasalarını öğrenemediğiniz ya da onlara uymadığınız içindir." "Kahpe Kader" kimseye kalıcı iyilik vermeyen kötü bir tanrıçadır. Tam tersine başına hak edilmemiş altın yağdırdığı herkese kötülük eder. Onları, tatmin olma yeteneği olmayan, altına, paraya boğulunca iştah ve tutkulara kapılan, eline geçenlerin hepsini pervasızca harcayan, hesabını kitabını bilmeyen mantıksız tüketicilere dönüştürür. Öte yandan Tanrıça'nın lütuflara boğduğu bazıları ise zenginliklerinin üstüne oturup istif ederler; yeniden kazanma yeteneğine sahip olmadıklarını bildikleri için hiç harcamazlar. Daha sonra da soyulma korkusuna kapılıp kendilerini boş bir hayata, gizli bir sefalete mahkum ederler." ... Öğrenmek istediklerinizi artık size söyleyeceğim, çünkü artık yaşlı bir adamım ve yaşlılar gevezeliği sever. Gençlik öğüt alacak yaşa geldiğinde ona verilen geçmiş yılların bilgeliğidir. Ama genellikle gençlik, yaşlılığın yalnızca geçmiş günlerin bilgeliğini bildiğini sanır, onun için yararlanamaz. Oysa unutmayın ki, bugün parlayan güneş, babanız doğduğu gün parlayan güneşle aynı ve en son torununuz bu dünyadan gittiğinde hala aynı güneş parlıyor olacak.
İncələmə tapılmadı!
Bu məhsul üçün şərh tapılmadı. İlk şərhi yazın!