İmparator olacak çocuk sonunda tahtına kavuşur ancak taç takmanın bedeli ağırdır… “Yükseklere ulaşmak isteyen, cesetlerin üstüne basmak zorundadır ve benim arkamda birçok biraderimin cesedi var. Bir piyonken oyuncu oldum ve oynadığımız bu küçük oyunu ben kazanacağım, gerekirse tüm dünyayı da kana boğarım.” Lordlar ve ufak krallar, Parçalanmış İmparatorluk’u ele geçirmek için çatışırken ülke yüzlerce savaşın ateşiyle harap olmuş durumdadır. Annesi ile kardeşinin intikamını almak için yürüdüğü uzun yolda Prens Honorous Jorg Ancrath, bitmek tükenmek bilmeyen bu savaşın arkasındaki gizli elleri fark eder. Oyunu görür ve tahtayı temizlemeye ant içer. Ancak ilk önce kendi taşlarını toplamalı, oyunu oynamayı öğrenmeli ve nasıl yeneceğini keşfetmelidir. Halkının taptığı bir kralın emrindeki, altı ulusun askerlerini barındıran, yirmi bin kişilik bir ordu Jorg’un kapılarına dayanır. Bütün dürüst insanlar bu beyaz şövalyenin imparatorluğu birleştirip yaralarını iyileştirmesini ister. Bütün kehanetler ondan yanadır. Bütün iyi krallar, kendisinden kat kat güçlü orduların karşısında, sırf halkını ve topraklarını korumak için bile olsa, diz çökmeyi tercih eder. Ancak Kral Jorg, iyi bir kral değil. Kendisinden çok daha büyük bir orduyla karşı karşıya kalan Jorg adil bir dövüşü kazanamayacağını bilir. Fakat hiçbir zaman adil dövüşmeye niyeti yoktur.
İncələmə tapılmadı!
Bu məhsul üçün şərh tapılmadı. İlk şərhi yazın!