Adli tabip Maura Isles’ın evinin önünde bulunan ceset, dedektif Jane Rizzoli dahil herkesi hayrete düşürür. Bir kurşunla öldürülen kadın, Maura’ya müthiş benzemektedir. DNA testi şaşırtıcı gerçeği doğrular: Ölen kadın gerçekten de Maura’nın ikiz kardeşidir. Bu tuhaf cinayet, geçmişin karanlık sırlarını açığa çıkaracak rahatsız edici bir soruşturmayı başlatır. Maura şoke edici gerçekleri hazmetmeye çalışırken hiç tanımadığı annesine, ona hayat veren buz gibi, korkutucu bir kadına ulaşır. Verdiği hayatı geri alabilecek bir kadına… On dört yaşındaki Alice Rose sırasının üzerindeki sınav kâğıdına odaklanmaya çalışıyordu ama aklı kesinlikle birinci sınıf İngilizce edebiyat dersinde değildi; Elijah’yı düşünüyordu. Çocuğun bakışlarını suratına doğrultulmuş bir spot lambadan süzülen ışık huzmeleri gibi üzerinde hissediyordu; yanaklarının alev alev yandığını hissediyordu ve kızardığının farkındaydı. Odaklan Alice! Sonraki soru fotokopi makinesinde silik çıkmıştı. Alice kelimeleri seçebilmek için gözlerini kısıp önündeki teksire baktı. Charles Dickens genellikle karakterlerinin kişiliklerine uygun isimler seçer. Buna örnekler veriniz ve bu isimlerin neden karakterlere uygun olduğunu açıklayınız. Alice cevabı düşünerek kaleminin arkasını kemirmeye başladı. Ama o tam da yanındaki sırada otururken, üzerinden buram buram tüten çam sabunu ve odun kokusunu burnunda hissederken doğru düzgün düşünemiyordu. Bir sürü farklı koku. Dickens, Dickens… Parmak ısırtıcı derecede yakışıklı Elijah Lank ona bakarken Charles Dickens, Nicholas Nickleby ve sıkıcı birinci sınıf İngilizce edebiyat dersi kimin umurundaydı ki? Tanrı aşkına! Simsiyah saçları ve masmavi gözleriyle öyle yakışıklıydı ki. Gözleri tıpkı Tony Curtis’inkilere benziyordu. Elijah’yı gördüğü anda, onun, en sevdiği dergiler olan ModernScreen ve Photoplay ‘in sayfalarını süsleyen o güzel yüzüyle Tony Curtis’e benzediğini düşünmüştü. “Tüyler ürpertici bir polisiye; okurun nefesini kesiyor.”
İncələmə tapılmadı!
Bu məhsul üçün şərh tapılmadı. İlk şərhi yazın!