HİLAL VE HAÇ ABDULLAH ZİYA KOZANOĞLU

0
(0)
3 867
Free
-

Türk edebiyatında tarihi romancılığın en başarılı temsilcilerindendir. Eserlerinin çoğu onlarca baskı yapmış ve yüz binlerce okura ulaşmıştır. Bunu “Amacım, Türk insanının kendisine güvenmesini, atalarıyla övünmesini, kendisini başarıcı görmesini sağlamaktadır.” sözleriyle açıklamaktadır. Anlatılan çağda çok kullanılan kelimeler eserlere adeta serpiştirilmiş, böylece hem eserin dili açıklığından bir şey kaybetmemiş hem de tarihi atmosfer başarıyla günümüze taşınmıştır. GİRİŞ Bacaklarına koyun pöstekileri sarılmış gibi iri ve kıllı ayak ^bilekleri ile yerleri eşeleyen koca beygirlerin üzerindeki korkunç adamları, Haron Levi çipil gözleriyle küçücük görmek gafletinde bulundu. Bu yanlış görüş sonunda -her küçük şey gibi sevimli ve zararsız olduklarını sanarak- yanlarına sokulmakla da kendi ölümüne kendi ayağıyla gitmiş oldu: – Yaşasın ölmeyen ve bizi yedi kere yedi bin kat göklerin üstünden koruyan Allah’ın oğlu büyük İsa! Dev atların üstünde uyuklar gibi duran atlılardan biri gürledi: – İsa yaşasın, yaşasın ama biz de yaşayalım bezirgan. – Siz de yaşayın! – Bir şeyler sökül de yaşayalım. Haron Levi’nin kırpıştırdığı gözleri açıldı; o zaman ilk görüşünün sakatlığını sezdi. İri atlar, üzerindeki dev heriflerden daha küçüktü. Atlar küçülmüş, serseriler büyümüştü. İçlerinden biri yere atladı. Haron Levi’nin karşısına dikildi.: – Sana kim derler bezirgan? – Haron Leşit. – Anlamadım? – Haron Leşit. İsa’nın bu yoksul kullarına bir şeyler satar geçinirim. Adım çok tanınmıştır. – Yani zavallıları kazıklar, soyarsın. Haron Levi, elinden geldiği kadar şirin görünmek zoru ile kirli dişlerini ileri çıkararak sırıttı: – Onlarda soyulacak hal kalmış mı arslanım? – Doğru, sen mal satarak, senin sattığın malları biz ellerinden alarak çırılçıplak ettik koca Haçlılar ordusunu. Haron Levi’nin gönlü bulanmaya başladı: – Sizinle meslektaş olduğumu bilmek bana şeref verdi. – Ama bize şeref vermiyor.

No reviews found!

No comments found for this product. Be the first to comment!