William Gibson, adını bilimkurgu tarihine neon harflerle yazdırmış, siberpunk türünü âdeta tek başına var etmiş bir yazar. İlk romanı Neuromancer da yayımlandığı andan itibaren türün klasiklerinden birine dönüşen, birçok alanda etkisini hâlâ hissettiğimiz bir şaheser.
Yetenekli siberuzay kovboyu Case, işverenini soyarken yakalandığı için psikedelik bir ilaçla matrisle olan bağlantısını yitirir. Etten bir beden içinde sıkışan ve eskisi gibi matrise bağlanıp özgürce süzülmenin hayalini kuran Case, yaşadığı kanunsuz Çiba Şehri’nde hayatta kalmak için her türlü tehlikeli işle haşır neşir olur.
Ayna gözlüklü jiletkız Molly’nin onu Armitage isimli gizemli bir işadamı için kaçırmasıyla her şey değişir. Case’e matrise tekrar bağlanabilmeyi vadeden Armitage, ondan imkânsızı gerçekleştirmesini ister. Bu amaç uğruna Case, Molly’yle birlikte İstanbul’dan Dünya yörüngesine ve siberuzayın en derin köşelerine kadar uzanan, zorlu bir maceraya atılmak zorunda kalacaktır.
Siberuzayda yaşam, her şeyden daha gerçek olabilir mi? İnsanlar etten bedenlerini geride bırakabilirler mi?
Neuromancer, karşılıklı mutabakata dayalı bir halüsinasyon.
No reviews found!
No comments found for this product. Be the first to comment!