SİYAH MAVİ BİROL OĞUZ

0
(0)
3 982
Free
-

Kahramanımız sualtında, kaçak hazine peşinde, Kekova’nın mavi sularına yelken açıyor, mavi ve yeşilin her tonunun hâkim olduğu derinliklere dalıyor. Bir yanda uluslararası bir şebeke… Ölümcül bir sualtı kovalamacası. CİA, FBİ, NSA ve Casusluk Uydu Sistemi Echelon. Diğer yanda NSA mensubu eski kocası tarafından ABD’ye kaçırılan kızının hasreti. Ve yıllar sonra yeni bri aşk… Eski polis, yeni dedektif Suat bütün bu sorunların üstesinden gelebilecek mi? Kısa Özeti 15 temmuz perşembe Atatürk Havalimanıİç Hatlar Terminali Saat 18.10 “Fikrini mi değiştirdin?” diye sordu Cengiz. Oturduğu yerden arkaya dönüp taksiye binmeye çalışan Suat’a kucağındaki orkideleri işaret ederek konuşmasını sürdürdü: “Bunların tanesinin kaç para olduğunu biliyor musun?” “Evet, Feyzullah az önce söyledi” diyen Suat’ın sesi kupkuruydu. Cengiz yeniden dönüp bakışlarını bu kez de Suat’ın, giysilerine dikti. Giderken giydiği buruşuk Hawaii gömlek hâlâ üzerindeydi Suat’ın, beanie şapkası ve güneş gözlüğü de yerli yerindeydi. Kucağındaki orkideler, Menekşe Hanım’ın kocasından bir teşekkür hediyesiydi. Adam, Suat’ın şehir dışında olduğunu öğrendiği Hilmi’den, dönüşünde onu orkidelerle karşılamasını istemiş, Hilmi de bu işi, Suat’ı havaalanında karşılayacak olan taksici Feyzullah’a havale etmişti. Bir gazeteci olarak sezgileri zayıf olsa da Suat’taki tuhaflığın farkındaydı Cengiz. Yine de susmayı beceremedi: “Bu çiçeklere verilen parayla üç asgarî ücretlinin aylığı ödenebilir!” “Seni buraya çiçekler hakkında konuşmak için çağırmadım Cengiz!” Bu dondurucu ses tonu, Cen -giz’i şakacı tavrından vazgeçirdi. Suat, çantasından çıkardığı dijital fotoğraf makinesini Cengiz’e uzattı. Makineyi, her an vazgeçebilirmiş gibi alan Cengiz dayanamayıp sordu: “Bu konu hakkında fikrini değiştiren ne oldu?” “Konuştuklarımızı düşündüm. Söylediklerinde gerçek payı çok fazla. Hep öyle olmaz mı zaten… Yalnız, içinde üç özel poz var, onları geri isterim.” “CD’ye yükleyip sana yollarım. İstersen makinenin hafızasını silmeyebilirim.” “Boş ver. Şimdilik ona ihtiyacım yok” diyen Suat yeniden durgunlaştı. Sonra birden konuşmaya karar verip hızla olayları anlatmaya başladı. Cengiz eliyle durmasını işaret edip cebinden çıkardığı kayıt cihazını çalıştırarak baştan başlamasını ve son sekiz günün olaylarını bütün ayrıntılarıyla anlatmasını istedi… 7 temmuz çarşamba İstanbul, Gümüşsüyü Suat’ın dairesi Saat 12.17 “Size söylemiştim ., eee…” Hay Allah! Kadının adı… “Menekşe!” “Evet, Menekşe Hanım, dediğim gibi. Yurtdışı seyahatimden dönünceye kadar başka bir araştırma kabul edemem” diyen Suat masasının yanında ayakta durduğu yerden, önündeki bileti bezgince itti. ” Pekine zaman döneceksin?” Anlaşılan kadının vazgeçmeye niyeti yoktu. “Belli değil. Dönüşümü beklemeye razıysanız telefonlarınızı yazdım, döner dönmez de sizi ararım.” Suat, elimden gelen bu kadar tavrıyla cevap verdi, ama Menekşe Hanım konuyu kapatmaya pek niyetli değildi. “Beklemek mi? Bir gün bile bekleyemem. Gerçeği hemen öğrenmem lazım. Onun kiminle ne yaptığını düşünmekten uykularım kaçıyor.

No reviews found!

No comments found for this product. Be the first to comment!