Ancak kendilerini yeniden güvende hissetseler de, bu yeni arkadaşlarından biri ortadan kaybolunca korku tekrar geri dönecekti. Bu kayıp vakası sadece bir tesadüf müydü, yoksa kâbus yeniden mi başlıyordu? Buz kesmiş ellerini birleştirdi ve ovalamaya başladı. Sessiz ormanda düzgün tempoda ilerleyen kuru bir ses… Hava, bir bahar günü için kabul edilemeyecek derecede soğuktu. Bu işi bitirdikten sonra, daha sıcak bir yere taşınacaktı. Ancak şimdilik buradaydı ve güneş batmaya başlıyordu. Kız her an gelebilirdi. O zaman soğuğun bir önemi kalmayacaktı. Yakında elleri sıcacık olacaktı. Avuç içlerine üfledi ve The Long and Winding Road1‘u mırıldandı. Bu şarkı, onu her zaman gülümsetirdi. Ve işte kız kaçıyordu. Gerçi çoğunlukla böyle yapmazdı ama bunun da üstesinden gelebilirdi. Adapte olabilirdi. Ne de olsa, insan denen çok gelişmiş varlığın en önemli özelliklerinden biriydi bu. Komşu avluda, çocuk oyun evinin arkasına çömeldi ve izledi. Arabanın kapısını açarken kızın kardeşinin mırıldanarak nasıl küfrettiğini gördü. Babasının direksiyonun başına geçtiği sırada bizzat kendi duygularıyla nasıl mücadele ettiğini seyretti. Bu ikisi oldukça öngörülebilirdi, elbette. Bu yüzden ilk önce onları öldürmek istedi. Bunu kız için yapardı. İstediğini almadan önce, kızı bu ikisinden kurtarmalıydı. “Konuşmak ister misin?” diye sordu. Başımı salladım ve dizlerimi göğsüme kadar çektim. “Henüz değil.” Tristan da bacaklarını çenesine kadar çekerek yanıma çöktü. Nefes alışverişlerini dinledim ve deri bileziğine baktım. Eli, kalçamın kenarında kuma gömülmüştü. “Öldü mü?” diye sordum bir süre sonra. “Steven Nell. Gerçekten öldü mü?” Tristan, gökyüzü yavaş yavaş renklenirken çenesini biraz kaldırarak “Evet, öldü,” dedi. “Olive ne yaptı?” diye sordum. “Ve parktaki şarkıcı?” ‘Yollarına devam ediyorlar,” dedi ristan dikkatli bir şekilde. “Ya o şapkalı çocuk?” diye sordum.
İnceleme bulunamadı!
Bu ürün için yorum bulunamadı. İlk yorumu siz yapın!