New York’lu kadınların hayallerini süsleyen gözde bekâr Brit Bencher’ı herkes Öldüren Cazibe diye bilir. O bekletilemez, reddedilemez, istediği şeyi alması için neyi istediğini işaret etmesi yeterlidir. Ancak madalyonun öbür yüzünde, ailesine son derece düşkün, şefkat dolu bir adam vardır. Özellikle söz konusu şey kız kardeşi olduğunda akan sular durur. Yaşadığı kötü günler nedeniyle büyük bir depresyon geçiren kız kardeşinin tek kurtuluş yolu, hiç kimsenin ulaşamadığı bir adamla görüşüp yıllarca üzerinde çalıştığı projeyi ona anlatmasıdır. Bu onu yeniden hayata döndürebilecek tek yoldur ancak Brit tüm şöhretine rağmen bu adama ulaşamayan insanlar arasındadır. Sonunda bir yol bulur. Gizemli adamla görüşebilen tek kişi gibi görünen avukatına ulaşır. Tori Anderson. Doğrudan o adama ulaşmak istediğini söylese asla yardımcı olmayacak olan Tori’yi baştan çıkarmaya, böylece duygularını kullanarak ondan istediğini almaya karar verir. Ne de olsa o Öldüren Cazibe’dir. New York’lu modeller, kapak kızları, hatta neredeyse tüm kadınlar onun peşinden koşarken, Tori gibi bir avukatın ona hayır demesi mümkün değildir. Öyle değil mi? Özet Tori, sesini olabildiğince sevimli bir tonda çıkarmaya çalıştı. “Al bakalım seni baş belası, kedi kılığına bürünmüş canavar… Al, Bay Pofuduk…” “Tori, o yerdeki sen misin?” Jerry neredeyse onun en yakın arkadaşı haline gelmişti. İyi bir sözleşmeyi hak ediyordu ve bu sözleşmeyi onun için yapmaya kararlıydı. “Neden Fritzy’yi bana bırakmıyorsun?” diye bir teklifte bulundu Bayan Jenkins. Şimdi bir şeyler anlaşılıyordu işte. Tori gözlerini kıstı. “Çabalarken mi? Uzlaştığımızı sanıyordum.” “Bir yerde kilitlenmiştiniz,” dedi Brit. “Asla kabul etmeyeceğiniz şartları dayatmak istiyordu. Siz de bizim asla vermeyeceğimiz parayı istiyordunuz. “Nereye gelmeye çalışıyorsunuz?” “Ona sözleşmede birkaç değişiklik yapmasını söyledim.” Tori boğazını temizledi. “Fark ettim.” “Beğenmedin mi?” “Öyle de denebilir. Delia, Brit’in elini sıktı. ‘‘Büyükannemi şeviyoyum,” dedi. “Ama seni daha çok şeviyoyum.” Brit onun saçlarını okşadı ve bir daha sarıldı. “Ben de seni seviyorum, balkabağım.” Tori hemen onların yanında duruyordu, bedeni gergindi. Yine de Delia’ya gülümsedi, Melissa ve diğerleriyle de içten bir şekilde vedalaştı. Arabaya doğru yürümeye başladıklarında, Brit hayal kırıklığını gizlemeye çalıştı. Onu kendisinden tamamen uzaklaştırmak istemiyordu, hem de başarıya bu kadar yaklaşmışken. Sakin olmaya çalıştı. Belki de Melissa’yla yalnız kalmaktan hoşlanmamıştı. Belki de kendisiyle ilgilenilmediğini düşünmüştü. Kadınlar bundan hoşlanmazdı.
İnceleme bulunamadı!
Bu ürün için yorum bulunamadı. İlk yorumu siz yapın!