Kürek toprağa sertçe giriyor, taşların çizdiği metal aletin gıcırtısı kabusu tekrar ve tekrar yaşatıyordu. Genç kız kapkara mendili tutan elleriyle kulaklarını kapatmak istiyordu. Ölümün gıcırtısı tüm hücrelerine tek tek işlerken nihayet derince açılan mezara ceviz ağacından pahalı ve ağır tabut yavaş yavaş indiriliyordu. Koluna kimin dolandığını bile bilmiyordu ve umurunda değildi. Herkes siyahlar içinde, kahkahalarını gizleyerek mezarın başında üzgün gözlerle dikilirken Kathy hepsine nefretini kusmamak için kendini zor tutuyordu. Babası 65 yaşında otopsiye göre kalp krizi kızına göre planlı bir ölümle gitmişti. Üvey annesinin tam karşısında durup gözlerini ona dikmişti. 35 bile olmamış genç kadın tüm yapaylığıyla Kathy’nin nefret ettiği her şeyin canlı bir kanıtıydı. Babası geçen yıl bu kadınla evlendiğinden beri gün be gün ölmüş, ölürken de Kathy’nin kalbini de kendisiyle götürmüştü. Nereden ve nasıl çıktığını bile anlamadığı kadın hayatlarını itinayla ele geçirmiş zavallı adamın iliğini kurutup tüm mal varlığını üstüne geçirmiş sonra da onu kusursuz bir planla öldürmüştü. Bu hikaye Kathy’nin paranoyak aklının bir uydurması değildi. Başkasına sorarsanız kesinlikle öyleydi ama hayır o kadın bir şeytandı ve Kathy şimdi şeytanla baş başa kalmıştı. Parlamento’nun saygın emekli milletvekili, eskinin Savunma Bakanı Bay Adams iki hafta önce ölmüştü. Kalp krizi teşhisiyle birkaç saat hastanede yatmış ancak çok sürmeden sonsuza kadar herkesin hayatından çıkmıştı. Hayatından çıktığı biricik kızını da o kadına bırakarak bu lanet dünyadan sürümüştü kendini. Kathy babasının ölümünden itibaren hızla eve, çevresine, hayatına dolan karanlık adamlara şaşırmaya bile fırsat bulamadı. Şimdi babasının cenazesinde bile çocukluk arkadaşı Misha’dan başka pek tanıdığı yoktu Katilinden kaçan bir kadın, sadece bedeniyle değil ruhuyla da ona teslim olacaktır. Ve ruhsuz bir katil, bu kadının gözlerinde kaçtığı her şeyi bulacaktır. Pencereye doğru yürüdü Kathy. Büyük camın önünde durup göz alabildiğine uzanan beyaz örtüyü seyretti. Uzakta bir çam ağacından iri bir kar parçası düşünce dallar büyük bir yükten kurtulmuşçasına havalandı. Yaşama dair tek kanıt buydu, tek hareket, tek iz… Kathy’nin nefes alış verişleri bile sayılıydı ve genç kız soğuk metali şakağında hissettiğinden beri korku dolu saniyeleri sayıyordu. Saymayı kesip de kaderine razı olunca da “O”na döndü. Odadaki siyah ve deriden geniş koltuğa yayılmıştı genç adam. “Peki ben kaçıncı olacağım…” diye sordu Kathy. Ardından kollarıyla bedenini sardı. Kendisinden başka kimse onu kurtaramazdı. Hayır! Kendisi de bunu yapamazdı. Genç adama kayıtsızca bakarken “Kaç?” diye yineledi sorusunu. İçinden bir yerlerde çift bir sayıya denk gelmeyi umdu. Tek sayıları oldu olası sevmezdi. Onlar ikiye bölünmeyecek kadar bencillerdi. “23” dedi bu sırada genç adam. Kathy alay edercesin sırıttı. 23 ha? 23 Yaşında ölecekti ve karşısındaki katilin 23. Kurbanıydı! Hayatın; bu soğuk esprisine karşı içi nefret doldu ve yeniden pencereye yöneldi. “Son bir isteğim var” dedi sonra ansızın. “Bilirsin idam mahkumlarına son bir istek hakkı tanınır” diye devam etti. Katili ise elindeki Glock marka silahına susturucuyu takmakla meşgulken kafasını kaldırıp kıza bakmadan sadece “Söyle” dedi. “Benimle…” diye başladı sözlerine Kathy ve yeniden adama dönüp : “Benimle yat” dedi ve bildiği her şeyle dalga geçercesine gülümsedi…
İnceleme bulunamadı!
Bu ürün için yorum bulunamadı. İlk yorumu siz yapın!