Tommy ve Tuppence, huzurevinde kalan teyzelerini ziyaret ettiklerinde yaşlı kadınların oradaki doktorlardan kuşkulanmalarını ve bazı tersliklerden bahsetmelerini önemsemezler, ne de olsa teyzeleri huysuz ihtiyarın tekidir. Ancak Bayan Lockett “zehirli mantar çorbası”ndan ve Bayan Lancaster “şöminenin arkasında gizlenen cesetler”den söz ettiğinde Tommy ve Tuppence, kendilerini tüyler ürpertici bir maceranın içinde bulurlar ve bu macera her ikisini de ölümün eşiğine getirir… “Uzun zamandır okuduğum en ürkütücü ve gizemli Agatha Christie romanı.” -Sunday Express- Bay ve Bayan Beresford kahvaltı sofrasındaydılar. Sıradan birçift… O anda İngiltere’de kahvaltı masalarında karşılıklı oturan yüzlerce yaşlı karı kocadan sadece biri… Ve yine sıradan bir gündü, haftanın yedi gününden biri. Hava yağacak gibiydi ama o bile kesin değildi.Bay Beresford’un saçları eskiden kızıldı. Hâlâ kızıl saçlarının izleri görülebiliyordu, ama artık ağaran saçları kızıl saçlı insanların genellikle orta yaşlarına ulaştıklarında olduğu gibi kum grisiyle sarımsı kızılın arasında bir tondaydı. Bayan Beresford’un ise gençliğinde simsiyah olan bukleli saçları da yer yer ağarmışlardı. Hoş bir görüntüydü bu. Bayan Beresford bir ara saçlarını boyamayı düşünmüştü ama sonra doğal halinden daha çok hoşlandığına karar vermişti. Bunun yerine rujunu değiştirerek onu daha canlı gösterecek bir rengi seçmişti.“Baş başa kahvaltı eden yaşlı bir çift. Hoş insanlar ama ilginç bir tarafları da yok.” Beresford’lara dışarıdan bakan biri aynen böyle düşünürdü. “Ah, evet, çok hoş insanlar ama tüm yaşlılar gibi son derece sıkıcı ve tekdüze oldukları da anlaşılıyor.”Ancak işin doğrusunu söylemek gerekirse Bay ve Bayan Beresford henüz kendilerini yaşlanmış sayacak yaşta değillerdi ya da daha doğrusu öyle olduklarını düşünmüyorlardı.
İnceleme bulunamadı!
Bu ürün için yorum bulunamadı. İlk yorumu siz yapın!