Güzel Tarhun, bir tüccarın yedi kızından biri ve en küçükleridir. Altı ablası yemek yemeyi ve güzel giyinmeyi severler, günlerini boş şeylerle uğraşarak,yararlı hiçbir şey yapmayarak geçirirler. Altısı da evlidir, ama onların eşleri de tembeldir, günde sadece iki-üç saat çalışır, kalan zamanlarını evde eğlenerek, dinlenerek geçirirler. Tarhun ablalarına hiç benzemez. Hatta çevresinde olup bitenle de pek ilgilenmez. Bir gün babaları büyük bir kutlama yapmak ister; bütün ablaları ondan değerli şeyler isterler ama Tarhun öyle bir şey ister ki, babası ne kadar arasa da onun istediğini bulamaz. Sonunda kendisine hiç ummadığı biri yardım eder ve böylece serüven başlar. Bir tüccarın kızı olan Tarhun, ablalarına hiç benzemiyordu. Fereng,Sultan, Mahsan, Begüm, Moluk ve Anka’nın, yani tüccarın öbür altıkızının her birinin ayrı bir şımarıklığı, çeşit çeşit istekleri vardı.Bazen, onların gürültülerini, oyunlarını duyan mahallenin erkekçocukları sokağa fırlarlardı. Tüccarın kızlarının neşeli kahkahaları bütün kasabanın dilindeydi. Herkes onların ne kadar giyindiğini, ne kadar iştahlı olduğunu konuşuyordu. Mahallede oturanlar bu sevimli ve tombul kızlara bayılırlardı. Lacivert taşlı bir gerdanlığa bakıp bakıp tam bir hafta kıkır kıkır gülebilirler’di kızlar,güneşin altında serilip yatarlar ya da mücevherlere bakarlardı. Zaman zaman, yemek yedikleri masanın yanı başında uyuya kalırlardı. Tüccar, altı kızını evlendirmişti, damatları da tembeldiler, onlar dayiyip içip şişmanlıyorlar dı. Damatlar eşlerinin yanından ayrılmıyor,onlarla birlikte eğleniyorlardı. Günde olsa olsa iki saat çalışıyorlardı,hem de ne çalışma! Damatlar, tüccarın dükkanlarını kontrol ediyor ve işleri ayarlıyorlardı. Sonra eve dönüyor, eşlerini yanlarına alıyor,günün geri kalanını gülerek ve eğlenerek geçiriyorlardı. diyerek hikaye devam ediyor.
İnceleme bulunamadı!
Bu ürün için yorum bulunamadı. İlk yorumu siz yapın!